Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mahmut Şevket Paşa İttihatçı mı?
Mahmud Şevket Paşa, kendisini Babıali baskınının ardından sadaret makamına getiren İttihadçılar'dan da hoşlanmamakta, hatta nefret etmektedir. Parlamento'da bazen İttihadçı umdeleri destekler gibi görünmesine rağmen günlüğünde *" ...İttihadçılar'ın artık adam olmayacakları kanaati bende büsbütün teessüs etti. Bu kadar
Bir ara açtığım ama kullanmadığım blog sayfamdan
Çoğunu okumadım sağdan soldan derledim: Aşkın Şehidi - Ahmet TURGUT (Bozkırın Sırrı Türk Peygamber romanını öneririm) Aşkın Elçisi - Ahmet TURGUT Aşkın Secdesi - Ahmet TURGUT
Reklam
25 Nisan 1911 Manastır "Bugün öğleden sonra saat 6'ya doğru Manastır'a geldim. Bu bana tuhaf bir etki yaptı. Benim zaferimi hazırlayan şehir bu, bütün gençliğim burada geçti. Yığınla zafer dolu hatıram var maziye ait. Ufukta, silah arkadaşlarım ve askerlerle sık sık aştığım dağların beyaz tepeleri görünüyor. Şimdi can çekişen sevgili vatanımıza karşı kalbimiz sadakat hisleriyle doluydu o zamanlar. Çetelerle karşılaşmalarımız ve her seferinde kesin bir başarı elde etmemiz, kalplerimizi inanılmaz sevinçlerle doldurmaya yetiyordu. Ve ben garnizonumdan döndüğümde sevgili vatanımdan başka hiçbir şey düşünmyordum. Ve şimdi hayat ufkum genişledi. Bakışlarım ufukta başka şeyler arıyordu. Ama hatıralarıma dalmak istedim ve su dolu bir vazo taşıyan, sudan bir damla bile akıtmamak için kıpırdamaktan korkan biri gibi uzun süre hareketsiz kaldım." Şükrü Hanioğlu Kendi Mektuplarında Enver Paşa, sayfa 43 Der Yayınları, 1989
21 Nisan 1911 .... "Biliyorsunuz ne için olursa olsun methiyeler duymaktan hoşlanmam. Vatan için yapıldığında yapılan herşey çok tabiidir." Şükrü Hanioğlu Kendi Mektuplarında Enver Paşa, sayfa 40 Der Yayınları, 1989
17 Nisan 1911 "Bugün gelen hukuk talebeleri ve müderrisleri için verilen bir akşam yemeğinden döndüm şimdi. 400 kişilik bir yemekti, bütün önemli zevat vs. oradaydı. Beni ordu müfetteşiyle aynı rütbeye yerleştirmiş olmalarından çok rahatsız oldum. Macar ve Türk marşlarından sonra cemiyet okulunun küçük talebeleri benim için bestelenmiş olan bir marş söylemeye başladılar. Ne yapacağımı bilemedim ve sürekli alkışlar beni gerçekten kıpkırmızı yaptı. Bütün bunlar bana çok dokundu. Sonunda küçükler gelip elimi öptüler, gözlerimden birkaç damla yaş aktı. Önüne geçemedim. Herkes devamlı alkışlıyordu. Beni dünyanın en mutlu insanı zannettiklerinden eminim. Toplanmış olan herkesde benim gibi olmak isteği hakimdi. Ama heyhat! Her şeyi derinliğine görmenin ve düşünmenin ne demek olduğunu bilmiyorlar." Şükrü Hanioğlu Kendi Mektuplarında Enver Paşa, sayfa 37 Der Yayınları, 1989
Kendi Mektuplarında Enver Paşa
Yalnızım. Gökyüzü binlerce yıldızla dolu. Ay, bu çok sevgili, bu çok umstritten** güzel şehrin üzerine solgun ışıklarını döküyor ve hafif bir meltemin tatlı tatlı okşadığı boğaz dalgaları oynaşıp duruyorlar. Tabiatın bütün bu güzelliğinde hem bir teselli hem de derin bir keder buluyorum. Ama hayatın melankolik yanını yalnızca şimdi değil, burada kaldığım bütün bir süre boyunca duyuyorum. ... İstanbul 14 Mayıs 1911 İsmail Enver
Şükrü Hanioğlu
Şükrü Hanioğlu
*şımarık bayan **ihtilaflı
Reklam
Kendi Mektuplarında Enver Paşa
Bugün Sultan’ı gördüm. Sessiz ve üzgündü. Allah bazen ne acımasız oluyor, bu iyi ihtiyar, vatanın çektiği sefaletleri hakketmiyordu. Neyse, Türk atasözümüzü tekrarlamak lazım: Bakalım Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler. Eğer şanımla ölürsem beni unutmayın. Hâtıram da vücudum gibi çölün kızgın kumlarına gömülmesin. İsmail Enver Trablusgarp
Şükrü Hanioğlu
Şükrü Hanioğlu
Medine Müdafiinin Torunu ile röportaj
İngiliz kuşatması sırasında 2 yıl 7 ay boyunca Medine’yi savunurken, kutsal emanetleri de İstanbul’a yollayan Fahreddin Paşa’yı, torunu Zeki Türkkan anlattı. Türkkan, dedesinden kalan ‘miras’ı sakladıkları kutuyu da gösterdi. MEDİNE’deki kutsal emanetleri Türkiye’ye yolladığı için Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı tarafından